Doğanın her halinin insanlığın yararına kullanılabileceğini gösteren teknoloji... Death Valley doğal parkı da bilim insanlarının "güneş enerjisi" projesine ev sahipliği yapıyor. Söylenilenlere göre tamamlanırsa koskoca bir eyaletin enerji ihtiyacını karşılayabileceklermiş. Daha önceki yıllarda 57,3 derecelik sıcaklıkla dünya rekorlarına giren Death Valley şimdilerde enerji kazanımı açısından ayrıca bir kapı aralıyor.
26 Mart 2014 Çarşamba
Death Valley
Küresel ısınmaya dikkat çekmek için yapılan bir film içerisinde hissettim kendimi.. Gerçekliğini anlamak o kadar dehşet verici ki... 85,6 metre deniz seviyesinden aşağıda çölün ortasında yürüyorsunuz.. Death Valley denilmesinin sebebi burada vakti zamanında bulunan suyun çok tuzlu olması, Mojave Çölünü geçerken susuz kalan insanların bu sudan içmesi ve buharlaşma nedeniyle aşırı tuzlu olan suyun insanların ölümüne sebep olmasından kaynaklanıyor. Yakın çevresindeki arazide tuzların üzerinde yürüyor ve kayaların ne kadar çok tuz barındırdıklarını görüyoruz. Ayrıca Grand Kanyon da 1600m de üşürken ertesi gün 85,6 m deniz seviyesinin altında sıcaktan kavrulurken küresel ısınmanın doğaya nasıl zarar verdiğini çarpıcı bir şekilde deneyimledim. Sıcaktan dolayı tansiyon problemleri, susuz vücudun yorgunluğu, parlak güneşten kamaşan gözler, susuzluktan yapışan dudaklar arasında belli belirsiz çıkan "çok sıcak" sözcükleri... Bu mükemmel huzur verici manzaradan çook uzak etkilerinin arasında inanılmaz gerçekliği ile, altın taşınmasında kullanılabilecek en kısa yol olması sebebi ile önem taşıyan bir yer.
Grand Canyon
Hani Vahşi Batı filimlerini izleyenler bilirler, altınlar at arabaları ile taşınırken yolu kesen haydutlar, çölün ortasında yönünü şaşıran yolcular, tepede uçuşan akbabalar... tüm bu manzaraların vakti ile yaşandığı yerlerden birini ziyaret ettim.
Amerikanın en eski kültür parkı olmasının yanısıra kanyona baktığınızda gördüğünüz rengarenk katmanlar aslında dünyanın 2 milyar yıllık tarihini gösterir.
Kanyon milyarlarca yıl önce Kolorado Irmağına yataklık yapıyormuş. Yıllar içinde ırmak, 1600 metre derine inerek kanyona büyük muhteşem bir şekil vermiş.
1540 yılında fark edilsede 1800 lü yılların ikinci yarısında bilimsel araştırmalara başlanmış. O zamanlarda kanyon çevresine yerleşen kızılderililerin kalıntılarına hala rastlanıyor. Örnek evlerle el yapımı eşyalarla çevredeki tarihi hava turistlere tanıtılmaya çalışılıyor. Her yerde olduğu gibi çin malı eşyalara rastlamamak mümkün değil... bu nedenle el yapımı bir iki eşyanın arasında onlarca çin malı eşyaşlar da vardı.
Eski trenyolu üzerinde amerikalıların sıkça kullandığı kamp alanları var. Birçok aile bu bölgeye haftasonu için bile olsa gelip zaman geçiriyor.
Kanyon oldukça tehlikeli, bu nedenle patika yoldan güvenli olduğu kadar 40' boyunca aşağıya indim ama hala 1/3 ü kadar yol kat ettim. Arkadaşım ile uzun bir sıra sonra bekleyip hakederek aldığımız leziz yemeklerimizi Grand Canyon manzarasına karşı oturup afiyetle yedik.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)